Anatoli markasının kurucusu Beyhan Bağış ,le bir araya gelerek tasarımla olan ilişkisinin ve yarattığı markanın yolculuğunu konuştuk.

Moda ve tekstile yakın bir isim olduğunuzu biliyoruz. New York’taa bir mağaza ve Vakko deneyiminiz de var. Bu deneyimlerinizden bahsederek ve sizi tanıyarak başlayalım mı sohbete?

-1988 yılında Bursa Anadolu Lisesi’ni bitirip, bir yıl ODTÜ’de Sosyoloji okuduktan sonra ABD’ye gittim. Çocukluk hayalim olan Fashion Institute of Technology’den Fashion Merchandising ve de Marketing lisans diplomalarımı alıp, Baruch College’da MBA yaptım. Amerika’da ve devam eden dönemlerde gerek mağazacılıkta gerek tekstil dünyasında, satın alma, üretim ve mağazacılıkta satış eğitimi olmak üzere çok farklı görevlerde bulundum. Bu dönem içerisinde çok büyük bir şansım daha oldu. New York gibi bir şehirde Birleşmiş Milletler’e çok yakın ‘Miracle Gift Store’ yani ‘Mucize Hediyelik Eşya’ adında kendime ait bir mağazam oldu ve işletme masterı yaptığım dönemde bu mağazayı işleterek hem New York’ta bir girişimcilik örneği göstermiş oldum hem de kendi kültürel değerlerimizle ilgili bazı ürünleri satışa sunduğumuzu mağazada bu sektördeki bazı eksikliklerle ilgili bilgi edindim. 14 yıl süren Amerika yaşantımdan sonra 2002 yılında eşim ile birlikte Türkiye’ye kesin dönüş yaptık. New York’taki en son işim Saks Fifth Avenue’da Satış ve Eğitim Müdürü olmaktı. 

Amerika’da moda eğitimi almanıza rağmen konu mağazacılık olduğunda neydi sizi moda değil de dekoratif objelere yönelten?

-Her ne kadar beni her zaman çoğu kişi moda ile özdeşleştirse de aslında FIT’nin de verdiği altyapı ile tasarımın her alanında olan ilgimi pekiştirdim. Örneğin okulda seçmeli derslerimi hep Takı Tasarımı, Çiçek Tasarımı vb gibi tasarımın farklı alanlarından seçtim. Özellikle Miracle’ı açtığım 1995 yılında Türk kültürünü çağdaş tasarım ile yorumlayan bir tasarım markası yoktu. O yüzden mağazamı açarken de bundan etkilendim ve tabii ki uzun süren ‘gurbetçi’ yaşantım beni kendi kültürümüzü tanıtmak ve yeniden yorumlamak anlamında motive etti. 

New York’ta satışa sunduğunuz kültürel değerlerimizden örneklere talep ve yorumlar nasıldır?

-Gümüş takıdan üfleme camlara ve gümüş aynalara kadar birçok örnek vardı mağazamızda. Tabii bu süreçte bu objelerin yeniden yorumlanması gerektiği ihtiyacını daha net gördüm. Tüketiciden gelen yorumlar ise çok motive edici idi, Amerikalı müşteriler kültürümüzü çok iyi tanıyor ve el sanatlarımıza hayranlık duyuyorlardı, hale de bu böyle.

Evet şimdi Türkiye’ye dönemlim ve yaşam alanlarına şık dokunuşlar yapan markanız hakkında konuşalım, isminden başlayabiliriz. Neden Anatoli?

-Anatoli isminden de anlaşılabileceği gibi Anadolu’dan geliyor. Tarih boyunca Anadolu topraklarının ev sahipliği yaptığı medeniyetlerin izleri, Anadolu’nun eşsiz ruhu ile harmanlanarak Anatoli’yi oluşturuyor. Anadolu’nun usta ellerinden çıkan Anatoli tasarımları: Karahanlılar, Gazneliler, Abbasiler, Emeciler, Fatımiler, Selçuklular ve Osmanlılar’ın izlerini taşıyor. Tasarımlarımızın her birinin kendine has bir hikayesi ve işçiliği bulunuyor. 

Anatoli markasının kuruluş hikayesi nedir?

-Anatoli’nin marka hikayesi 2011 yılının Şubat ayında başladı. O dönem çok yakın çalıştığım ve çok sevdiğim dostum Özlem Süer’in atölyesinde kendisiyle çok önemsediğim ve benimle çok özdeşleşen bir proje hayalimi paylaştım ve eksik olmasın çok sevgili Özlem bu konuda bana her türlü desteği verme sözü verdi. Ve hakikaten de ilk günden itibaren gerek bizim mimari kurgumuzla alakalı, gerek tasarım gerek gastronomi danışmalığımızla alakalı çok özel, çok önemli insanlarla bizi bir araya getirdi ve hale eksik olmasın bizden desteğini hiç esirgemez. 2011 yılının Nisan ayında kurulan şirketimizde Anatoli markasının alt yapısını hazırlamaya başladık. 6 aylık bir süreçten sonra Ekim ayının son günlerinde 2011 yılında Anatoli markasını bir anlamda görücüye çıkardık. Aslında bir kurumu marka olarak oturtmak, bir şirketi kurumsallaştırmaktan çok daha farklı. Çünkü karşınızda bir tüketici kitlesi var ve onların kafasında, gönlünde bir değer yaratmamız lazım, bir estetik algı yaratmamız lazım. Biz bunu özellikle o günlerden başlayan hızlı ivmemizle ve bu işe olan tutkumuzla başarılı bir şekilde yaptığımızı düşünüyoruz. 

Mağazalarınız nerelerde ve bu mağazalardaki ürün gamında neler var?

-Anatoli, 2011 yılından beri İstanbul’da İstinye Park ve Zorlu Center, geçen yıl da Emaar Square’de olmak üzere Türkiye’de 3 saygın alışveriş merkezinde özel bir marka olarak piyasada yer alıyor. Ana satış noktaları dışında, Anatoli’yi Harvey Nichols, Four Seasons hediye mağazalarında ve Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Duty Free’de bulmak mümkün. Buna ek olarak, marka Toronto’da bulunan Aga Khan Müzesi gibi müze mağazalarında da satışa sunuluyor. Ön plana çıkan ve en iyi sattığımız gruplar, kültürümüzde her zaman çok önemli yeri olan çay ve kahve setleri. Satış performansı çok güçlü. Onun dışında bildiğiniz gibi lokumluklar, sahanlar, karaflar, kadehler yine aynı şekilde dekoratif objeler, vazolar ve seramik fil, sülün gibi hayvan siluetleri bizim yıllardır sattığımız, taşıdığımız gruplar. 

Aynı şekilde son dönemde oda kokularımızla da çok anılır olduk. Hem Anatoli’nin hem Locherber Milano’nun özel kokularıyla çok güzel ve güçlü bir hediye çeşidine sahibiz. Dekorasyon objeleri olarak da çok güçlü bir koleksiyonumuz yıllar içerisinde oturdu, ama kendimizi geliştirmeye durmaksızın devam ediyoruz.

Ürünler kime hitap ediyor?

-Anatoli kültürel dekorasyon eşyası veya el yapımı hediye arayanlar için ideal bir seçim. El yapımı lüks ürünleri gerçekten dünya genelinde çok özel bir tüketici grubu tercih ediyor. Bu bir anlamda işinizin zorlu olması demek ama bir anlamda da gerçekten karşınızda eğitimli, ne istediğini bilen, dünyayı tanıyan, trendleri takip eden, el işçiliğini önemseyen ve onu takdir eden ve onu bir yatırım aracı olarak gören kişiler olduğu için bir o kadar da kolay. Karşınızda ürününüzü takdir eden biri olduğunda ürünün maliyeti ve başka detaylarıyla ilgili olarak açıklama yapmanıza dahi gerek kalmıyor. Bir taraftan da yine bu müşteri kitlesine ek olarak trend el yapımı, iyi tasarlanmış ürünlere sahip olma gayreti ve küçük de olsa bir koleksiyon oluşturma çabası içerisinde olan bir kesim de var. Bildiğiniz gibi bir müşteri her zaman aynı kategoride kalmayabilir; A müşterisi, A plus müşterisi olabilir. Dolayısıyla bütün bu değişkenliğin karşısında bizim de müşteriyi çok iyi tanıyor olmamız ve ilgi alanlarının değiştiğini iyi takip etmemiz gerekiyor. Bu rekabetçi ortam içerisinde hata yapmamaya ve tüketiciyi iyi dinleyerek sağlıklı bir yol haritası çizmeye ve marka algımızı hep en üst seviyede tutmaya çalışıyor.

Uygulamalar sizin atölyenizde mi hazırlanıyor? Yöresel olarak çalıştığınız zanaatkarlar var mı?

-%70’i mutlaka atölyemizden geçiyor. İstanbul’da birçok zanaatkar var ve özel işçilikli ürünlerimizin büyük çoğunluğu onlar tarafından yapılıyor. Ancak tabii Trabzon’un Kazaz işçiliği, Beypazarı Telkarisi ya da Antep’in Ehram Kakma gibi işlemleri için çok yetenekli ve tecrübeli ustalarımızı da o yörelerde değerlendiriyor ve o objeleri de Anatoli koleksiyonlarına hazırlıyoruz.

Mağazalarda yer alan hediyelik eşyalar arasında erkekler özelinde düşünülen objeler de var; bunlar neler?

-Ürün gamımızda herkese uygun objeler bulmak mümkün. Erkekler özelinde ise mühür seti, kartvizitlik, kitap ayracı, kol düğmesi ve Michael Aram imzalı tavla en dikkat çeken ürünlerimizden. 

Evinizde ne tarz bir dekorasyon uygulaması var, tarzlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Ben hem moda hem de dekorasyon anlamında zamansız ve trendlere yenik düşmemiş olan tarzları seviyorum. Hatırlarsanız bir ara bordo kadife furyası var Türkiye’de, herkesin evinde o havayı gözlemlerdik. Bence zamansızlığın yanı sıra sizi veya yaşamınızı yansıtan özel bir stil de yaratmaya gayret etmelisiniz. O zaman mekanların ruhu oluyor. Benim evim neoklasik olarak tanımlanabilir, gözü yormayan bir yoğunluk da vardır ama bu bir uyum içerisinde doğal yaratıldığı için rahatsız edici olmaz. 

Yakın gelecekte Anatoli’yi yurtdışına görür müyüz? Projeleriniz neler?

-Benim dünyamda ve bence gerçek olan şu ki gerçek başarı, sürdürülebilir başarıdır. Dolayısıyla bir noktaya gelmeniz belki çok zor değil ama o başarıyı korumak, o başarıyı yıllar yılı zirvede tutmak ya da zirveye yakın noktada sürdürülebilir hale getirmek ve buradan bir eko sistem yaratmak gerçekten çok kolay değil. Dolayısıyla bizim burada en büyük çabalarımızdan biri bütün dünyadaki başarılı markalar gibi sürdürülebilir başarıyı yakalamak ve nihai hedefimiz bir dünya markası haline gelmek. Ama biliyorsunuz bunun birçok bileşeni var. Bu sihirli formülün önemli faktörlerinden bir tanesi tabii ki şans. Doğru zamanda doğru yerde olmak. Anatoli marka yolculuğuna şanslı başladı ve umarız şanslı devam eder ve bizler de kaliteden ve prensiplerimizden taviz vermeden kalıcı başarıyı ekip olarak yakalar ve uzun yıllar hem Türkiye’de, hem yurt dışında hepimizi gururlandıran global bir marka haline geliriz. Homeart / www.anatolihome.com