Beyhan Bağış’ın kurduğu Anatoli markası Anadolu medeniyeti mirasını zarif tasarımlara taşıyor. Topraklarımızın zengin kültürü lüks objelerde hayat buluyor.

El yapımı lüks ürünleri geleneksel değerlerle taçlandıran Beyhan Bağış, Paris Maison Objet ve Toronto Aga Khan müzesinde ülkemizi temsil etmeye devam ediyor. Hediyeleşme kültürünün kuşaktan kuşağa aktarılmasını değerli bulan Beyhan Bağış ile markanın değerleri üzerinde bir söyleşi gerçekleştirdik. 

Anatoli markanızın kuruluş hikayesini anlatır mısınız ? 

Çok sevdiğim dostum Özlem Süer’in atölyesinde onunla çok önemsediğim ve benimle çok özdeşleşen bir proje hayalimi paylaştım ve eksik olmasın çok sevgili Özlem bu konuda bana her türlü desteği verme sözü verdi. Hakikaten de ilk günlerden itibaren desteğini esirgemedi. 2011 Ekim ayının son günlerinde Anatoli markasını bir anlamda görücüye çıkardık.

Dünya kültüründe önemli bir yere sahip Anadolu medeniyeti ürünlerinize nasıl yansıyor ?

Bildiğiniz üzere Anadolu toprakları yüzyıllar boyu katman katman çok özel, çok kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır ve tabii ki her medeniyet kendi mutfağı, kendi kültürü, kendi müziği ile çok farklı izler bırakmıştır bu topraklarda. Baktığınızda arkeolojik eserler olarak nesilden nesile yüzyıllarca kalan, yaşayan, saklanan objeler olarak tabii ki günümüzün endüstriyel tasarımı objeleri de geleceğin antikaları olmaya aday olarak medeniyetten medeniyete kültür aktarımında çok önemli bir yer kaplıyor.

Anatoli markasını nasıl tanımlarsınız ? 

Zarif, yenilikçi ve takip edilen bir marka oldu Anatoli hep, geleceğin antikalarını tasarlamaya aday…

Paris Maison Objet fuarında yer aldınız, fuardan ve orada gördüğünüz tepkilerden bahseder misiniz ?

Paris Maison Objet fuarına uzun yıllardır katılıyoruz ve gerçekten orada gördüğümüz tepkiler bize gelecekle ilgili büyük ümit vadediyor. Biliyorsunuz artık bütün dünyada globalleşme kadar yerelleşme denilen bir trend var. Her ne kadar tüm markalar global olmaya adaysa da kendi değerlerine sahip ve daha özgün tasarımlarla değerlerini dünya platformuna taşımaya gayret ediyorlar. Biz bunu fuarlarda net bir şekilde gözlemliyoruz. 

Toronto’da müze mağazası olan Aga Khan’da yer alıyorsunuz, orada en çok hangi ürünleriniz ilgi görüyor ?

Müzenin hediyelik eşya bölümünün dışında yıl dönümlerinde, gala gecesi düzenlediklerinde hediyelerini Prens Aga Khan ve müzenin kurumsal yönetimi Anatoli’den tercih ediyorlar.

El yapımı lüks ürünler nasıl bir tüketici kitlesine hitap ediyor ?

El yapımı lüks ürünleri gerçekten dünya genelinde çok özel bir tüketici grubu tercih ediyor. Kaşınızda eğitimli, ne istediğini bilen, dünyayı tanıyan, trendleri takip eden, el işçiliğini önemseyen ve onu takdir ederek bir yatırım olarak gören kişiler var. 

Hediyeleşme ve ikram geleneği markanızla birlikte nasıl yaşatılıyor ?

Biliyorsunuz hediyeleşme ve ikram kültürü bizim topraklarımızda nesilden nesile aktarılan en önemli kültürel miraslarımızdan biri. Eli boş gitmeme diye bir kavramımız vardır bizim, birçok kültürde eşine gerçekten rastlanmayan. Hiçbir zaman bir kabı boş iade etmeyiz komşumuza mutlaka içine bir şey koymaya gayret ederiz. Biz de bu alanda seçenekler sunuyoruz.